DEDİKODU ( DOĞRUYA DOĞRU )

22 Eylül 2011, Perşembe 11:50

     

DEDİKODU

Yazamıyorum, yazmakta istemiyorum, ama yazmak zorundayım, çünkü bizim memleketimizde haddini bilmeyenler, haddini bilenlerden fazlalaştı. Hatta o kadar pervasızca atıp tutuyorlar ki bir müddet sonra atıp tuttukları şeylere kendileri de inanıyor.

Geçtiğimiz günlerde dostumun bir tanesi ile sohbet etme imkanı buldum..

Dostum gayet yorgun ve bıkmış bir vaziyetteydi. Dostumun bu yorgunluğuna ilk etapta anlam veremedim, çünkü dostumun ekonomik kaygısı yoktu, gelecekten korkusu da yoktu, ailesinde Allaha şükür hasta ve bakıma muhtaç birileri de yoktu.

Hatta bu dostumun o kadar güzel bir yaşamı var ki, herkes gıpta ile bakar onu kendisine örnek alır. Bu dostum hanımını da çocuğuna da aile bireylerini de çok sever, çok şükür onlarla alakalı bir sorunu da yok..

Dostumu yoran şeyy…

Memleketindeki dedikodulardan başkası değildi, evet dostumu yoran şeylerin başında haddini bilmeyenlerin çıkarmış olduğu dedikodulardan başkası değildi. Merak etmeyin bu dedikoduların arasında, ahlaksızlık, hırsızlık veya buna benzer şeyler yok. Sadece dostumun duyarlılığından yana, ekonomik ve siyasi gücünden dolayı hedef olmasından ve bu dedikoduları çıkaranlardan dolayı yorgundu.Elbette karınca kararınca dostuma telkinde bulundum. Lakin bu dedikodu mekanizmasını da ele almadan geçmeyeceğim,

Dedikodularımız ne kötü bir alışkanlık değimli.

Eskiden her köşe başında, her çeşme altında, mutlaka birkaç kadın bir araya gelir, Ayşenin, fadimenin aldığı entariyi veya kayınnasını ( kayınvaldesini) çekiştirirlerdi. Bunun adına da dedikodu denirdi, o zamanlar ilçemize Kasaba deniyordu, yıllar geçtikçe ilçemiz gelişti, büyüdü, okuma yazma oranımız arttı.

Lakin tüm bunlara rağmen çeşme altlarında yapılan dedikodular artık kahvehanelere ve esnaf dükkanlarına hatta sivil toplum örgütlerine yansıdı.

Yani şimdi bütün kasaba dedikodu ediyor.

Kim kaç para kazanmış. Kim, kiminle iş yapıyormuş. Kim, kimin parasını kullanıyormuş. kim hangi siyasiden güç alıyormuş, kim nereye ve kime karşı hedef oluyormuş, bu misalleri artırmak çok kolay..

Bu yüzden diyorum ki artık şu meraklarımızdan kurtulsak ta, pozitif sohbetler yapsak, Ahmet in şapkasını Mehmet e giydirmek yerine bu dedikodu mekanizmasına bir son versek olmaz mı.
Bu gün siz başkası için dedikodu yaparken, yarında aynı dedikoduların sizin için yapılacağını unutmayın ve artık dedikodu yapmayalım.

Hoşcakalın dostcakalın…







.  
Son Eklenen Haberler