KUL, KUSURSUZ OLMAZ (ADİL GÜLMEZ)

23 Şubat 2012, Perşembe 17:52

     

Cenâb-ı Hak buyuruyor: “…Düşünecek olanın düşüneceği kadar sizi yaşatmadık mı? Hem size uyarıcı da geldi…” (Fâtır, 37) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Allah, altmış yıl ömür verdiği kişinin mazeret gösterme imkânını ortadan kaldırmıştır.” (Buhârî, Rikak 5) Dünyaya geliş amacını anlamak, hayatı anlamak ve sorumluluklarına sahip çıkmak için insanoğlunun bir “tecrübe zamanı”na ihtiyacı vardır. Bu zamanın âzami sınırı altmış yıldır. Daha kısa sürelerde de insan tecrübe imkânı bulur ve kendisine göre bir yaşayış tarzı benimser ve bunun hesabını vermeye de razı olur. “Kul, kusursuz olmaz” denilmiştir. Kusurların telâfi yolları gösterilmiş, tövbe imkânının herkes için sonuna kadar açık olduğu bildirilmiştir. Yani insanoğluna yanlışlarını düzeltme yetenek ve imkânı verilmiştir. Buna yetecek kadar bir ömür de ihsan edilince, öteki dünyada artık özür beyan etme, bir kere daha hayata döndürülmeyi isteme hakkı bırakılmamış olmaktadır. Gençlik ve acemilik yıllarının ihmalleri, hiç değilse yaşlılık döneminde telâfi edilmelidir. Dünya ile ilginin zayıfladığı ihtiyarlık döneminde, hayır ve iyilikleri arttırmak, kulluk gayretlerine hız vermek ve böylece son anda olsun bir şeyler elde etmeye çalışmak, her aklı başında insanın yapması gerekli bir atılımdır. Üstelik böyle bir tavır, teşvik de edilmiştir. Ömrün sonlarına doğru iyilikleri attırmayı tavsiye eden dinî emirler mevcuttur. Bütün bunlara rağmen kendi bildiğini okuyan, arzu ettiği gibi yaşayan ve böylece uzun bir ömrü boşa geçiren kişiler çıkarsa, artık onların ileri sürebilecekleri hiçbir mazeretleri olamaz. (Riyazü’s Salihin, I.Cilt, Erkam Yay.) Zulmeden Zavallı Müslüman! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Cennetlikler cehennemliklere, “Rabbimizin bize va’dettiğini biz gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin va’d ettiğini gerçek buldunuz mu?” diye seslenirler. Onlar, “Evet” derler. O zaman aralarında bir duyurucu, “Allah’ın laneti zalimlere!” diye seslenir.” (A’râf, 44) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündekiler de sizlere merhamet etsin!” (Tirmizî, Birr, 16/1924) Allah dostlarından Fudayl bin Iyâz’ın şu hâli, kâmil bir mü’minin gönül kıvâmına ne güzel bir misâldir: Kendisini ağlarken gördüler: “–Niçin ağlıyorsun?” dediler. O da: “–Bana zulmeden bir zavallı müslümana üzüldüğümden ağlıyorum! Bütün kederim, onun kıyâmette rezîl olmasındandır…” buyurdu. (Osman Nuri Topbaş, Rahmet Esintileri, Erkam Yay.)


.



.  
Son Eklenen Haberler